Her gün bir ekmek, bir CUMHURİYET    



CUMHURİYET           ANKARA CUMOK           HABERLER           ETKİNLİKLER           YOLUMUZU AYDINLATANLAR           BASINDA      
      



Söyleşi:

NİYAZİ ALTUNYA ile ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜN ANIMSATTIKLARI

Ankara CUMOK ve Cumhuriyet Kitapları'nın düzenlediği, Dr. Niyazi ALTUNYA'nın Öğretmenler Gününün Anımsattıkları başlıklı söyleşisi 23 Kasım Cumartesi günü Saat 15.00'te Cumhuriyet Kültür Merkezi'nde gerçekleşti.

Altunya konuşmasının başında öğretmenler günü olarak kutlanan günlere ilişkin bilgi verdi.

Aslında Atatürk’ün 11 Kasım 1928 tarihinde halka yeni Türk harflerini öğretmek için yola koyulduğunu ve o gün kendisine “Başöğretmen” unvanı verildiğini, Mustafa Kemal’in 24 Kasım 1928 tarihinde “Başöğretmenlik” unvanını kabul ettiğini ve tarihe “Başöğretmen” olarak geçtiğini anlatan Altunya Öğretmenler Günü anlamında 11 Kasım tarihinin daha doğru olduğunu düşündüğünü vurguladı. 24 Kasım’ın aslında Harf Devrimi Günü olduğunu ama 12 Eylül cunta döneminde Öğretmenler Günü olarak ilan edildiğini belirtti.

16 Mart 1848’de Abdülmecid’in padişahlığı döneminde rüştiyelere erkek öğretmen yetiştirmek üzere ilk öğretmen okulunun Darül Muallimin-i Rüşdi adıyla açıldığını, Öğretmen Okullarının kuruluş yıldönümlerinin 16 Martta kutlandığını anlattı.

Ayrıca 5 Ekim gününün UNESCO tarafından kabul edilen ve yüzden fazla ülkede eş zamanlı kutlanan uluslar arası öğretmenler günü olduğunu söyledi.

Konuşmasının ikinci bölümünde profesyonel bir meslek olarak öğretmenliğin Fransız Devrimi sırasında ortaya çıktığını, okur-yazar olan, ahlaklı olan ve devrime bağlı olan herkesin öğretmen olduğunu anlatan Altunya özetle şöyle konuştu: “O zaman öğretmen okulu yoktu, sonradan açıldı. Bizde de ilk öğretmen okulları Tanzimat döneminde açıldı. Ancak padişah hem de halife olduğundan eğitimde teklik olamadı. Bu ancak, 3 Mart 1924 Devrim Yasalarından sonra eğitimde laiklik ve bilimsel eğitime geçişle birlikte Cumhuriyet’le gerçekleşti. Eğitim kurumları Milli Eğitim Bakanlığına bağlandı. MEB imamlarla öğretmenleri ayırdı. Ancak bu yalnızca kağıt üzerinde gerçekleşti, pratikte olmadı. Millet Mektepleri açılmaya başlandı. Millet mekteplerinin mimarı dönemin Milli Eğitim Bakanı Millet Mekteplerinin açıldığı 1 Ocak 1929‘da yaşamını yitirdi.

Atatürk savaş koşullarında 15-21 Temmuz 1921 tarihleri arasında gerçekleştirilen 1. Maarif Kongresinde açılış konuşması yaptı. 25 Ağustos 1924’te eşi Latife hanımla katıldığı Muallimler Birliği kongresinde öğretmenlere ‘Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister,’ sözleriyle seslenmiştir; bu ifade aklı özgürleştirmeye dönük bir ifadedir.

1935’te asker kökenli Saffet Arıkan Milli Eğitim Bakanı oluyor. Kimlerle çalışacağını araştırırken Tonguç’u işaret ediyorlar. Tonguç’u İlköğretim Genel Müdürlüğüne getiriyor. Tonguç Arıkan’a köy enstitülerinin temelini oluşturacak bir rapor sunuyor.

Ve Köy Enstitüleri süreci başlıyor. Tonguç 11 yılda Türkiye’yi karış karış dolaşıyor. Köylüye güvenenlerden biri Tonguç’sa biri de Atatürk’tür. Eğitmen olarak yetiştirilen 9 bin eğitmen kendi köyüne gönderiliyor. Kız öğrencilere ulaşmanın tek yolu buydu. Bu eğitmenler yalnızca 3 yıl eğitebilirlerdi çünkü birikimler buydu.

Köy Enstitüleri deneyimine girmeyelim, bunu hepimiz biliyoruz. Türkiye Köy Enstitüleri yoluyla çok şey öğrendi. Türk toplumuna kendine güveni getirdi. Birçok modern eğitim yöntemi o okullarda denendi.”

Altunya konuşmasının son bölümünde Köy Enstitülerine ilişkin anılarını paylaştı ve öğretmenlerin ve ailelerinin özverili çabalarını vurguladı.


Paylaş