Her gün bir ekmek, bir CUMHURİYET    



CUMHURİYET           ANKARA CUMOK           HABERLER           ETKİNLİKLER           YOLUMUZU AYDINLATANLAR           BASINDA      
      



Söyleşi:

ULUÇ GÜRKAN ve ÖMER FARUK EMİNAĞAOĞLU ile TÜRKİYE'DE SİYASİ CİNAYETLER

Ankara CUMOK ve Cumhuriyet Kitapları’nın; Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı katkısıyla düzenlediği, Akademisyen, Gazeteci Yazar Uluç Gürkan ve Hukukçu, Yarsav ve Yargı-Sen Kurucu Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu'nun Türkiye’de Siyasi Cinayetler başlıklı söyleşisi 28 Ocak Cumartesi günü Saat 15.00'te Cumhuriyet Kültür Merkezi'nde yapıldı.

24 Ocak'ta kalpaksız kuvayımilliyeci Uğur Mumcu'nun katledildiği günün 30. yıldönümünde başlayıp 31 Ocak'ta Muammer Aksoy'un katledilişinin 33. yıldönümünde sona eren 30. Adalet ve Demokrasi Haftası kapsamında gerçekleşen söyleşi Tiyatro Sanatçısı Ali Nihat Yavşan’ın kolaylaştırıcılığında gerçekleşti.

Ali Nihat Yavşan Nazım Hikmet dizeleriyle cumhuriyet tarihinin ilk siyasi cinayetleri Mustafa Suphi ve 14 arkadaşının ile Sabahattin Ali’nin öldürülmesine değinerek emperyalizm var oldukça ülkemizde ve dünyada bu siyasi cinayetlerin süreceğini düşündüğünü söyledi. Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Turan Dursun gibi aydınların, Maraş, Çorum, Sivas, Ankara Gar gibi toplu katliamlarla sürekli eksildiğimizi vurguladı.

Görseller eşliğinde bir sunum yapan Uluç Gürkan sözlerine “Muammer Aksoy hocam, Uğur Mumcu gazeteciliğe birlikte başladığım arkadaşım, dostumdu. Onlar yalnızca yazdıklarıyla değil, yaşamlarıyla da topluma örnek oldular,” sözleriyle başladı. Mamak Cezaevindeki anılarını paylaşan Gürkan özetle şöyle konuştu:

“Her yıl 24-31 Ocak arasında Türkiye’de, hatta dünyanın birçok yerinde bir araya gelip cumhuriyet ve demokrasi şehitlerimizi anıyoruz. Bu anmaları artık nostaljik olarak yapmaktan çıkaralım. Yapmamız gereken onların ideallerini gerçekleştirmek ve onların yolunda yürümek; arkalarından ağıt yakmak değil. 1 Mayıs 1977 Taksim, Çorum, Maraş, Sivas katliamları emperyalizmin ülkemize yönelik özel bir projesi. Bu katliamlarla günümüzün ‘sandıksal monarşi’ rejiminin yolları döşenmiştir.

Uğur kardeşim, Muammer hocam özelinde tüm devrim ve demokrasi şehitlerini saygıyla anıyorum.

Bugün ne yapmalıyız, sorusuna gelince; cumhuriyetin temel felsefesini yeniden ele almak ve o yolda mücadeleyi yükseltmek gerekiyor. Anıtkabir’i ziyaret etmek yetmez; ikinci Mustafa Kemaller olmak zorundayız.”

Özellikle yargıda islamlaştırma üzerinde duran Ömer Faruk Eminağaoğlu bütün özgürlüklerin temelinin din ve vicdan özgürlüğü olduğunu vurgulayarak özetle şöyle konuştu:

“Laikliği yaşatmadan cumhuriyeti yaşatmak nasıl mümkün olacak? Cumhuriyet demek laiklik, laiklik demek özgürlük. Bütün özgürlüklerin temeli de din ve vicdan özgürlüğü. İslamcı anlayış iktidarda olunca din ve vicdan özgürlüğü nasıl sağlanacak? Bugün laiklik karşıtı konular insan hakları konusu gibi yansıtılıyor topluma.

Katledilen aydınları yalnızca anmak yetmez. Onların mücadelesini sürekli olarak devam ettirmek, sözde değil her yolla her alanda devam ettirmek gerekiyor; demokrasiyle, hukuk yoluyla, hak ve özgürlükler yoluyla.

Gelinen noktada Türkiye’de en büyük sorunun din, vicdan özgürlüğü ve etnik kimlik üzerinden baskılarla ortaya çıktığını, hepsinin arkasında ise emperyalizm olduğunu görüyoruz. Ancak ne yazık ki bu konuda yeterli duyarlığın gösterilmediğini, her şeyin sözde kaldığını da görüyoruz. Siyasi parti ve yargı üzerinden darbeler yapılıyor, aydınlar özgürlükleri ellerinden alınarak susturulmak isteniyor.”

Yoğun bir ilgiyle karşılanan söyleşi sonunda konuşmacılar ve katılımcılar uzun uzun sohbet etme fırsatı buldu.


Paylaş