Her gün bir ekmek, bir CUMHURİYET    



CUMHURİYET           ANKARA CUMOK           HABERLER           ETKİNLİKLER           YOLUMUZU AYDINLATANLAR           BASINDA      
      



Söyleşi:

CEMİL KILIÇ ile DİN İLE ALDATANLAR

Ankara CUMOK'un Cumhuriyet Gazetesi ve Cumhuriyet Kitapları'nın katkılarıyla düzenlediği, Araştırmacı Yazar Cemil Kılıç'ın Din ile Aldatanlar başlıklı söyleşisi 8 Ekim Cumartesi günü Saat 15.00'te Ankara’da Cumhuriyet Kültür Merkezinde gerçekleşti.

32 yıl önce katledilen Aydınlanma Savaşçısı Bahriye Üçok anısına yapılan söyleşide Cemil Kılıç “İnsan kendi doğasına ne kadar uygun yaşıyorsa o kadar dindardır ve insan doğasına en uygun yaşam biçimi kesinlikle laik, seküler yaşam biçimidir,” dedi.

Cumhuriyet Gazetesinden Ankara CUMOK’a Teşekkür Plaketi

Söyleşi öncesi Cumhuriyet gazetesine verdiği desteklerden ve katkılardan ötürü Ankara CUMOK’a teşekkür plaketi sunuldu. Cumhuriyet Vakfı Genel Sekreteri Işık Kansu plaketi Ankara CUMOK Dönem Sözcüsü Nejdet Özer’e sunarken “Bunu asıl sahibi olduğunuz Cumhuriyet’in bir minnet göstergesi olarak görün. Katkılarınız için çok teşekkür ediyoruz,” derken Nejdet Özer duygularını “Cumhuriyet bin yaşasın,” sözleriyle ifade etti.

Söyleşi

Araştırmacı Yazar Cemil Kılıç konuşmasına din sözcüğünün tanımıyla başladı. Din sözcüğünün Farsçadan dilimize geçtiğini, düzen anlamına geldiğini, bazı sözlüklerde yükümlülük, bazılarında egemenlik, saltanat anlamlarının da olduğunu belirten Kılıç özetle şöyle konuştu:

“Açıkça söyleyebiliriz ki din düzendir; yaşamı düzenleyen kuralların tümüne din deniyor. Kişinin yaşam biçimi neyse din de odur.

İslam teologları İslamiyet, Musevilik ve Hıristiyanlığı semavi din, Budistlik, Zerdüştlük gibi diğerlerini insan ürünü olarak nitelendiriyor. İslamiyet, Musevilik ve Hıristiyanlık aslında aynı kökenden geliyor; Sami kökeninden.

İslamiyet, Musevilik ve Hıristiyanlık teorik olarak evrensel görünse de pratikte öyle değildir.

Yani başa dönersek din bir yaşam biçimidir, yaşam biçimi dindir.

İslama göre İslam hak dinidir, diğerleri batıldır, Tanrı katında tek din İslamdır. İslamın sözlük anlamı teslim olmaktır; düzene teslim olmak. Hangi düzene; bir düzene, bir yaşam biçimine teslim olmak.

Bana göre düzen doğadır; kişinin yaşamına, doğasına teslim olmaktır. Canlılar arasında yalnızca insan kendi doğasını değiştirebilecek istence sahip. İnsan ne kadar kendi doğasına uygun yaşıyorsa o kadar dindardır. İnsan doğasına uygun yaşam biçimi kesinlikle laik, seküler yaşam biçimidir.

Muhammet laikti, evet; çünkü din adamlarına, rahiplere karşı, şirke karşı baş kaldırmıştır.

Din ile aldatan ve aldatılanlara gelince; işte anlattıklarımın dışında kalanlar, dinciler, tarikat şeyhleri, sahte dindarlardır aldatanlar. Kimi aldatıyorlar; zenginleri değil yoksulları, cahilleri aldatıyorlar. Bence aldatanlar korkakları aldatıyor; öldükten sonra ben ne olacağım diyen korkakları aldatıyorlar. Aslında korkularımızdan uzaklaştığımız ölçüde özgürleşiyoruz.

Bahriye Üçok’un niçin katledildiğini biliyoruz; şeriata karşı çıktığı için katledilmiştir.

Kuranla, Allahla, dinle aldatma ilk olarak Muaviye ile savaşan Ali’nin ordusuna yapılan hile ile başladı, yenmek üzereyken yenildi Ali’nin ordusu. Ali öldürüldü, Kerbela oldu. Bunu diğerleri izledi.

Hanefi mezhebinin kurucusu İmam-ı Azam Ebu Halife muhalif bir İslam bilginidir. "Sultanın sofrasına oturan alimin fetvasına itibar edilmez," demiştir Hanife. Emevi, Abbasi islamiyetine muhaliftir. Ana dilde ibadeti savunmaktadır. Onun nasıl öldürüldüğü hiç anlatılmaz; bütün zorlamalara karşın Emevi, Abbasi saltanatına boyun eğmeyip onların yönetim anlayışını onaylamadığından işkenceyle öldürülmüştür.

Nedir şeriat? Türkiye’de şeriat hükümleri uygulansa nasıl bir toplumsal yaşam olur?

Aslında şeriat töre demektir; Arap töresidir. Ben Türküm, Arap töresi beni ilgilendirmez. Günümüz Arapçasında hukuk anlamında kullanılmaktadır. Yani şeriatta bir yargı erki vardır.

İmam-ı Azam Ebu Hanife’yi kırbaçlatarak öldüren, Hz. Ali’ye sen kafirsin diyen, Hallac-ı Mansur’u asan, Nesimi’nin derisini yüzen, Kubilay’ın başını kesen, Uğur Mumcu’yu, Bahriye Üçok’u katleden şeriattır. Şeriat hakim olduğunda başta İran’daki gibi bir dini lider, halife olması gerekir; yani Allahın gölgesi. Onu eleştirmek Allahı eleştirmek olarak görülür. Ve şeriat günümüzde din gibi tanıtıldığından “Kahrolsun Şeriat” deme özgürlüğü bile solun elinden alınmıştır.

Din ile aldatanların en büyük argümanlarından biri de Arapçanın kutsal bir dil olduğudur. Oysa Arap dili kutsal değildir, üstün değildir.”

Cemil Kılıç konuşmasını Bahriye Üçok ve tüm devrim şehitlerini sevgiyle, saygıyla anarak sonlandırdı.

Cumhuriyet okurlarının büyük bir ilgiyle dinlediği söyleşinin ardından Cemil Kılıç kitaplarını imzaladı.


Paylaş